ABD’YE TANINAN SÜRE DOLDU

Güvenli Bölge konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD’ye tanıdığı süre 2 Ekim tarihinde doldu. Sürenin dolmasıyla birlikte iki ülke arasında gergin bir bekleyiş başlarken, karşılıklı açıklamalar da art arda gelmeye başladı.

Erdoğan, 1 Ekim tarihinde konuyla ilgili yaptığı son açıklamada, “Arzu edilen neticelere ulaşılamadı, kendi yolumuza devam etmekten başka çaremiz yok. Bir gece ansızın gelebiliriz” dedi.

Öte yandan Türkiye’nin bölgeye harekâtından endişe duyan ABD’den ise karşı açıklama geldi.

ABD Genelkurmay Başkanı Sözcüsü Albay Patrick Ryder “Güvenlik kaygılarının giderilmesi konusunda çalışmalara devam edeceğiz” dedi.

MİLLİ GÜVENLİK KURULUNDA GÖRÜŞÜLDÜ

Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak “Güvenli Bölge” konusunda en başta derinlik olmak üzere, bölgenin ağır silahlardan arındırılması ve yerel yönetimlerin kontrolü ile ilgili meselelerde Türkiye, ABD’den henüz istediğini alabilmiş değil. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konuda ABD’ye verdiği süre 2 Ekim’de dolarken, bu tarihten iki gün önce toplanan Milli Güvenlik Kurulu’ndan da Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon kararı çıkmadı.

HAVA SAHASI TÜRKİYE’NİN ELİNİ KOLUNU BAĞLIYOR 

ABD’ye verilen sürenin dolmasına rağmen, en güçlü söylemlerle “Harekatı tek başımıza yaparız” mesajı veren Türkiye’nin henüz harekete geçmemesinin altında “hava sahası” endişesinin yattığı öğrenildi. Milli Savunma Bakanlığı yetkililerinin ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki hava sahasını Türkiye’ye açmaması durumunda farklı senaryoların en ince ayrıntısına kadar değerlendirildiği öğrenildi.

TÜRKİYE’NİN POLİTİK HEDEFLERİ

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması planlanan Güvenli Bölge ile birden fazla politik hedefin yerine getirilmesini amaçlıyor. Sınırı tehdit eden PKK/PYD unsurlarının bölgeden uzaklaştırılmasını isteyen Türkiye aynı zamanda, bölgeyi ağır silahlardan arındırmayı, yerel yönetimlerin kontrolünün Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) alınarak Türkiye’ye verilmesini, terör koridorunun kapatılmasını hedefliyor. Tüm bunların sonucu olarak da Suriyelilerin evlerine güvenli bir şekilde dönmesi amaçlanıyor.

Türk yetkililer, ABD’nin Türkiye’ye önerdiği 5 ile 20 kilometre derinlikteki güvenli bölge ile bu hedeflerin sağlanamayacağına inanıyor. Öte yandan ABD’nin Türkiye’ye önerdiği teklifte yerel yönetimlerin kontrolünün ise SDG’ye verilmesi öngörülüyor ve bu teklif, bölgede PKK/PYD terör örgütünün varlığını istemeyen Türkiye’nin amacıyla örtüşmüyor.

Bu yüzden Türkiye, ısrarla en az 400 kilometre uzunlukta ve 30 ile 40 kilometre derinlikteki bir alanda güvenli bölge oluşturmak için ABD’den bağımsız bir harekat düzenlemek istiyor.

YIĞINAK YAPILDI EMİR BEKLENİYOR

Uzun süredir Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine yığınak yapan TSK unsurları, harekatla ilgili son hazırlıklarını tamamlasa da, komuta heyetini “hava sahası” konusundaki belirsizlik düşündürüyor.

MSB’den üst düzey yetkilinin verdiği bilgiye göre, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar başta olmak üzere üst düzey komuta kademesi, Türkiye’nin hedeflediği 40 kilometrelik derinliğe, hava desteği olmadan ilerlemenin risk taşıyacağı görüşünde.

Edinilen bilgiye göre, ABD’nin, Türk F-16’larına izin vermemesi durumunda dahi, siyasi yönetim harekat konusundaki ısrarını sürdürürken, TSK da bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor.

Fırat’ın batısında düzenlenen harekâtlarda Rusya’nın hava sahasını Türk F-16’larına açmasıyla rahat bir şekilde ilerleyen TSK’nın, bu bölgede ABD’nin hava sahasını kapatması durumunda nasıl ve ne şekilde ilerleyeceğiyle ilgili planlar ise bir yandan kurmaylar tarafından en ince ayrıntısına kadar hazırlanıyor.

B PLANI: TOPÇU ATIŞLARI

Kulislere göre eğer ABD hava sahasına izin vermezse B planı, topçu atışları olacak.

Kurmay heyette ağırlıklı görüşün ise, TSK’ya bağlı kara birliklerinin topçu atışlarının sağlayacağı desteklerle ilerlemesi yönünde ağır bastığı belirtiliyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı envanterinde bulunan T-155 Fırtına Obüsleri’nin 40 kilometre menzile kadar etkili olduğu biliniyor. Sınır hattında uçuş yapacak F-16’ların da mümkün olduğunca hava desteğe sağlaması öngörülüyor.

Harekatla ilgili Türkiye’nin çekinceleri arasında bir de, yurtiçinde artması beklenen terör hareketleri bulunuyor. İdlib’den çekilen cihatçıların Suriye’nin kuzeyinde TSK’yı hedef alacak olması, riskler arasında değerlendirilirken, DEAŞ ile PKK/PYD unsurlarının da yurtiçinde özellikle büyükşehirlerde eylem gerçekleştirme ihtimali de mevcut riskler arasında görülüyor.

DİPLOMATİK ÇALIŞMALARA DEVAM

Harekat öncesinde diplomatik çalışmalarını sürdüren Dışişleri Bakanlığı’nın da harekat sırasında dolaylı yoldan da olsa Şam yönetiminin desteğini alabilmek için faaliyetlerini yoğunlaştırdığı konuşuluyor.  Astana süreciyle birlikte bölgedeki PKK/PYD varlığına itirazlarını daha yüksek sesle dile getiren Rusya ve İran’ın Türkiye’yi harekat konusunda desteklemesi beklenirken, Şam yönetiminin de Rusya vasıtasıyla desteğinin alınması için çalışmalar yürütülüyor. Dışişleri Bakanlığından bir yetkilinin verdiği bilgiye göre, Türkiye Şam yönetiminin BM ve uluslararası toplum nezdinde harekata yönelik herhangi bir itirazda bulunmasını istemiyor.

Türkiye tarafında bu gelişmeler sürerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün önce “Başka çaremiz yok. Bir gece ansızın gelebiliriz”  açıklaması üzerine, ABD’nin Türkiye konusunda endişeli olduğu basına da yansıdı.

ABD ENDİŞELİ

Wall Street Journal gazetesi, ABD’nin Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yakın zamanda operasyon yapacağından ve bunun ABD askerlerinin bölgeden çekilmesini tetikleyeceğinden endişeli olduğunu yazdı. Gazetenin haberine göre, ABD Türkiye’nin Suriye’ye operasyonunu Washington’a yeterince önceden haber vermemesi ihtimalinden de kaygılı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ABD’li mevkidaşı Mark Esper’le görüşeceğini açıkladı.

Aynı saatlerde ise ABD Genelkurmay Başkanlığı apar topar bir basın açıklaması yaparak “kaygıların giderilmesi için görüşmelerin sürdüğü” belirtildi.

ABD: “GÜVENLİK KAYGILARININ GİDERİLMESİ KONUSUNDA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

ABD Genelkurmay Başkanı Sözcüsü Albay Patrick Ryder Pentagon’da basın brifingi düzenledi. Türkiye’yle ilgili soruları da yanıtlayan Ryder’ın sözlerinden öne çıkanlar şunlar:

“-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri konusunda, güvenlik mekanizmasını uygulamaya devam ettiğimizi söylemekten başka bir yorumda bulunmayacağım.

-Şimdiye kadar 7 ortak hava keşif devriyesi, 2 de ortak kara devriyesi icra ettik. Devamı da gelecek.

-Suriye Demokratik Güçleri’nin tahkimatları kaldırması güvenlik mekanizmasının uygulanması konusundaki iyi niyetinin göstergesi.

-Türk müttefiklerimizle güvenlik kaygılarının giderilmesi konusunda çalışmaya devam edeceğiz. Tahkimatların kaldırılmaya devam ettiğini ve ilerleme olduğunu görüyoruz.

-Basında Türkiye’nin Suriye’ye olası operasyonu konusundaki haberleri gördüm. Ben gerçeklere odaklanmak isterim. Suriye’de koordineli hareket etmek başarının sırrı. Biz IŞİD’in kalıcı şekilde yenilgiye uğratılması ve Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının giderilmesine odaklanıyoruz.”