Uzunluğu, Türkiye’den ABD’ye “yol” olur

Bağımsız bir kuruluş,  ABD hakkında rapor hazırlasa:

Uzunluğu, Türkiye’den ABD’ye “yol” olur

Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır, atasözümüzün anlamı nedir, biliyor musunuz?

“Bazı kimseler suçlu olduğu halde kendilerini güçlü hissederler. Onları böyle düşünmeye sevk eden, kendi şarlatanlıkları ve edepsizlikleridir. Böyle kimseler zarar verdiği kişiyi susturmak bir yana, onu suçlu çıkarırlar”.

İşte, ABD’nin yaptığı da tam bu atasözüne uyuyor. ABD’nin hazırladığı ‘İnsan Hakları Raporu’nun Türkiye’ye bölümünde yine kendince ders vermeye çalışmış.

Sanırsınız Suriye, Irak, Somali, Afganistan’ı, Türkiye bombalayıp binlerce insanın ölümüne neden oldu. Son olarak Venezuela’yı da biz karıştırdık. Tüm bunları olmamış gibi davranan ABD utanmadan 190 ayrı ülke hakkında rapor hazırlıyor ya.

Aslında kafama takılan soru şu, ABD başka ülkeler hakkında her yıl öğrencilere verilen “karne” gibi raporlar hazırlayıp, bunları paylaşarak ülkeleri küçük düşürme hakkını nereden buluyor?

Yani, ABD’de Uluslararası Bir Kurum oluyor da, Türkiye başta olmak üzere diğer ülkeler Muz Cumhuriyeti’mi oluyor? Dönüp dürüstçe bir de kendi ülkesinin karnesine bakıp gerçeklerle yüzleşse, en azından daha gerçekçi olur. Hadi önüne gelen ülkeleri bombalamak için her zaman bir kılıf buluyorsun ama ya ülkenin içinde yaşanan insan hakları ihlalleri onları görüp duymadığımızı mı zannediyorsun. Irkçılığın kralı sizde, göçmenlere karşı uygulamalarınız, polisin siyahi insanlara karşı muameleleri, hangi birini sayayım bilemiyorum. Öyle bir algı yaratmaya çalışıyorlar ki tüm bu olaylar hep başka ülkelerde oluyor, kendi ülkeleri sanırsın cennet.

Kısaca siciliniz o kadar çok kabarık ki, “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali kendi çirkefliklerini görmezden gelip diğer ülkeler hakkında kafanıza estikçe rapor hazırlıyorsunuz.

ARTIK HİÇ BİR ŞEY GİZLİ KALMIYOR

Artık bilgisayar çağında yaşıyoruz, internete girip “ABD insan hakları ihlalleri” diye sorgulama yaptığınız da o kadar çok veri ile karşılaşıyorsunuz ki, sadece bunları okumak insanın yıllarını alır.

Hadi varsayalım bunların birçoğu uydurma diyebilirsiniz ama bakın, BM’in hazırladığı raporun küçük bir bölümünde  ABD nasıl özetlemiş:

“Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin 2013 yılında sunduğu rapora göre, yüzlerce yasa dışı göçmen Amerika’da tecavüze uğramıştır ki bunların kimlikleri olmadığı için, yasa dışı girişten yargılanacakları korkusuyla tecavüz edenlere karşı dava açmaları mümkün olmamıştır. Bu göçmenler başka Amerikan vatandaşlarına kıyasen daha berbat bir durumda yaşam sürdürmektedirler. 2013 verilerine esasen, aşağı yukarı 25 milyon göçmen Amerika’da bulunmaktadır ki bunların yaklaşık 11 milyonu yasa dışı göçmendir. Mevcut durumda ABD’de yasa dışı göçmenlerin tutuklanması ve sınır dışı edilmeleri daha da şiddetlendirilmiştir”.

SADECE 2016 YILINDA 26 BİN HAVA BOMBASI ATTI

Çok değil daha birkaç ay önce, ABD’li dış politika ve ulusal güvenlik uzmanı Mika Zenko, Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin (UİK) internet sitesinde yayınlanan bir makalesinde, ABD’nin 2016 yılında Suriye, Irak, Afganistan, Libya, Yemen, Somali ve Pakistan’ın bulunduğu 7 farklı ülkede toplam 26.171 hava bombası attığı bilgisini paylaştığını unutmayalım.

Bu bombalar yüzündün ne kadar sivil insan hayatını kaybetti. Kaç tane kadın, kaç tane çocuk sakat kaldı? Biliyor muyuz? Hayır.

Flickr

SÖZDE TÜRKİYE RAPORU:

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından geçen hafta açıklanan rapor da yer alan Türkiye bölümünü,  BBC Türkçe servisi böyle duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl tüm ülkeler için hazırladığı “insan hakları uygulamaları” raporları yayımlandı.

Türkiye’nin 2018 raporunda bazı ilerlemelere yer verilmekle birlikte, ifade ve basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, gözaltı koşulları, cinsiyet ayrımcılığı, çocuk ve LGBT hakları ile çalışma koşulları hakkında eleştiriler de var.

Rapor, 24 Haziran’da yapılan son seçimlerde muhalif adayların eşit oranda yarışamadığı, medyada adaylara eşit yer verilmediği ve cumhurbaşkanlığı adaylarından birinin (Selahattin Demirtaş) tutuklu bulunduğu bilgisiyle başlıyor.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra binlerce polis ve askerin, 130 binden fazla da memurun görevden azledildiği bilgisine yer verilen raporda, Gülen yapılanmasıyla ilişkili olduğu şüphesiyle 80 binden fazla vatandaşın gözaltına alındığı ya da tutuklandığı, 1500’den fazla sivil toplum örgütünün de kapatıldığı belirtiliyor.

Gözaltında şüpheli ölümlerin, keyfi öldürülme olaylarının yaşandığı, cezaevlerinde “” şüpheli ölümün meydana geldiği, aralarında avukat, gazeteci, milletvekili, yabancı ülke vatandaşlarının da bulunduğu binlerce kişinin de kanuna değil kişisel karara bağlı olarak tutuklu bulunduğu bilgisine raporda yer veriliyor.

Hükümet politikalarını eleştiren yetkililerin, akademisyenlerin siyasi tutuklu olduğu, aynı sebeple bazı internet sitelerinin kapatıldığı, toplanma ve gösteri hakkının zaman zaman verilmediği, ancak insan hakları ihlalleri iddialarının araştırılması ve şüphelilerin yargılanması için hükümetin yeterli adım atmadığı yönündeki görüşler de raporda yer alıyor.

“Terör örgütü PKK ile yaşanan çatışmalar, geçen yıllara göre azalmış olsa da, yıl boyunca devam etti ve sivillerin, güvenlik güçlerinin ve PKK teröristlerinin ölümüne yol açtı” ifadesine yer verilen raporda, güvenlik güçlerinin de PKK2nın da yol açtığı sivil ölümleri olduğu belirtiliyor.

Türkiye İnsan Hakları Örgütü, yılın ilk 11 ayında 33 sivilin, 185 güvenlik gücünün ve 311 PKK’lının çatışmalar sebebiyle hayatını kaybettiği bilgisini verse de, İçişleri Bakanlığı’nın 1451 PKK’lının öldürüldüğü bilgisini kamuoyuyla paylaştığına da raporda yer veriliyor.

Gözaltındaki kötü uygulamalarla ilgili Türkiye İnsan Hakları Derneği’nin 2018 boyunca 538 şikayet aldığının belirtildiği raporda, eylemler sırasında protestocuların 2260 kere güvenlik güçlerinin kendilerini istismar ettği gerekçesiyle şikayette bulunduğu bilgisi yer alıyor.

Rapora göre Türkiye’de bazı avukatlar PKK ve Gülen yapılanmasıyla ilgili davaları almaktan kaçınıyor. Çünkü bu gruplarla bağlantılı kişilerin davalarını alan avukatların bir kısmı da tutuklandı.

Yıl sonunda, 10 mevcut vee ski HDP milletvekili ile 46 HDP eş belediye başkanı cezaevindeydi. Medyada yer alan haberlerden derlenen bilgiye göre, 99 belediye başkanı görevden alındı. 94’ü HDP’li ve DBP’li belediye başkanıyken, 4’ü AKP2li ve 1’I de MHP’liydi.Rapora göre 2018 sonunda, toplam 102 olan HDP’li belediyeden 4’ü dışında tümüne kayyum atanmıştı.

Basın ve ifade özgürlüğü bölümüne yer verilen raporda, özellikle Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satışının ardından, hükümetin en fazla izlenen haber kanalları ve en fazla okunan gazetelerin yüzde 90’ı üzerinde gücünü kullanabildiği yazılıyor.

Kürtçe gazete ve televizyon kanallarının neredeyse tamamının kapatıldığı medya ortamında, Amed Radyo-Televizyonu’nun Temmuz’da OHAL kaldırıldıktan sonra yeniden açılmasına izin verildi.

Raporda, İçişleri Bakanlığı’nın 2018 boyunca 631,233 dijital materyali, 110 bin sosyal medya paylaşımını incelemeye aldığı ve 7 bin kişiyi de sosyal medya paylaşımlarından dolayı gözaltına aldığı yazıyor.

Yolsuzluğun yasalara göre cezalandırılması gerektiği belritilen raporda, bazı yetkililerin yolsuzluk yaptığına dair güçlü iddialara rağmen hükümetin bunları araştırmak için kanunları devreye sokmadığı da yazılıyor.

Hatta yetkililerin yolsuzluk yaptığıyla ilgili iddiaları araştıran hakim, savcı ve polislerin yargılandığı, Gülen yapılanması bağlantısı olduğu iddia edildiği, bunları haberleştiren gazetecilerin de cezalandırıldığı bilgisi raporda yer alıyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi: Bu yaklaşımı reddediyoruz

Türkiye ile ilgili bu görüşlere yer verilen 2018 insan hakları raporununun yayımlanmasının ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bir açıklama yaparak “ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından her yıl 190’dan fazla ülke için hazırlanarak ABD Kongresine sunulan mutat belgelerden olan ve 13 Mart 2019 tarihinde yayımlanan 2018 Türkiye İnsan Hakları Raporu, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, ülkemizle ilgili asılsız iddialar, gerçekdışı bilgiler ve önyargılı yorumlar içermektedir” denildi.