“Titanik Battı, Sıra İngiltere’de”

Yirminci yüzyılın en büyük deniz facialarından birisi olarak tarihe geçen İngiliz Bandralı Titanik adlı yolcu gemisinin batması sadece Avrupa’da değil Afrika basınında da büyük yankılar uyandırmıştı. 1912 yılının Nisan ayında Atlas okyanusunda 2.224 yolcusuyla batan geminin haberi Afrika’daki İngiliz sömürgelerinde büyük bir şaşkınlıkla karşılanmıştı. Bazı Müslümanların gazetelerinde ise batmayan gemi diye reklam edilen Titanik’in batmasını İngiltere’nin nihayet Tanrı’nın gazabına uğradığı yönünde yorumlanmıştı. 1912 ve sonrası, Afrika basınına yansıyan yönleriyle Titanik gemisininin hikayesini anlatacağız.

Batmayan Gemi, RMS Titanik

Resmi adıyla RMS Titanik olarak bilinen, Britanya İmparatorluğu’nun batmayan güneşini temsilen büyük hayallerle inşaa edilen yolcu gemisi 1908 yılında yapımına başlanıp 1912 yılında tamamlanan dev bir gemiydi. Günümüzün rakamlarıyla takribi 140 milyon siterline malolan 269 metre uzunluğundaki yolcu gemisi 52 bin 300-ton ağırlığında ve 53 metre yüksekliğinde ebatlarıyla günümüzde bile devasa boyutlarda sayılabilecek kadar büyük ve ihtişamlıydı.[i] 


 

Henüz 1911 yılında Edward Smith, RMS Titanik gemisinin kaptanı olarak görevlendirilmişti. Titanik’in uzun seneler dünya basınında konu olmasının sebebi yolcuları içerisinde John Jacob Astor gibi dünyanın en zengin ve aynı zamanda belki en fakir insanlarının bulunduğu sırada batmış olmasından ileri geliyor. Hatta bu facianın sebebini İskandinavya ve Birleşik Krallık’tan Amerika’ya zengin olma hayaliyle giden Titanik’in en alt katındaki göçmenlere reva görülen kötü muamaleye bağlarlar.[ii]

Birinci sınıf kamaralar son derece rahat ve lüks bir şekilde hizmet vermek için en zengin müşterilere tasarlanmıştı. Bu kamaralarda kütüphane, süper lüks restorant, havuz, oyun salonu ve spor salonu mevcuttu.

Titanik 10 Nisan 1912 yılında Southhampton’dan ayrıldıktan sonra Fransa ve İrlanda’da inşa edildiği limandan ötürü Cherbourg diye çağrılıyordu. 14 Nisan’da okyanusu geçmek ve New York’un batı kesiminde duraklamak üzere 600 kilometrelik mesafeyi 4 günde aşmayı planlıyordu. Fakat Newfoundland civarında öğle saatlerinde büyük bir gürültüyle bir buz kütlesine çarptı. Bu kazada, gemi ön kısmından su almaya başladı. Geminin su aldığı alt tarafında kazayla ilk yüzleşenler, zengin olma hayaliyle Avrupa’dan Amerika’ya umut yolculuğuna çıkan yoksul yolculardı. Kaptan öncelikle çocuk ve kadınların küçük botlarla denize indirilmesini emretmişti. Bu dev cüssenin deniz üzerinde can çekişmesi saatler aldı. Saat 2:20 sularında Titanik ikiye bölünerek battı. Kaptan geminin su aldığını gerekli yerlere bildirmişti. Titanik battıktan kısa bir süre içerisinde RMS Carparhia gemisi gelerek takriben 700 kişiyi kurtarmıştı. Bu feci kaza dünya basınında yer almış, herkeste şok etkisi yaratmıştı.  Geminin en kazına ancak seneler sonra 1985 yılında ulaşılacaktı. Gemiden alınan kalıntılar müzelerde sergilendi. Titanik’ten kurtulanlar arasında Milvina Dean, 2009 yılında 97 yaşında vefat ettiğinde Titanik’in son canlı tanığı olarak hayata gözlerini yummuştu. Titanik faciası ilk defa 1958 yılında İngiltere’de ve son defa 1997 yılında Amerika’da yapıldığında büyük ilgi görmüştü.  Titanik insanların hafızasında kalan belki en önemli deniz kazası olarak tanımlanabilir.[iii]

Peki, daha sonra film ve romanlara konu olan RMS Titanik gemi kazasının yaşandığı yıllarda Afrika basınındaki etkisi nasıl oldu. İngiltere’nin Afrika’daki sömürgelerinde Titanik gemisinin batmasını Tanrı’nın bir cevabı olarak görenler ne düşünüyordu. Afrika basınına yansıyan yönüyle Titanik kazasını ele almak, o dönemde kendi topraklarında ezilen halkın düşüncelerini öğrenmek bakımından ehemmiyet taşır.[iv]

Afrika Basınında Titanik

Afrika basınına Titanik ilk defa yapımı aşamasında İngiltere’nin azametini göstermek gayesiyle 1908 yılında tanıtılmış ve haber edilmişti.[v] 27 Mart 1912 yılında The Beira Post gazetesindeki haberden anlaşıldığına göre Titanik gemisi, büyüklüğü ve azametiyle daha henüz denize inmeden bile Afrika basınında yer etmişti. Haberde yapımına başlanan Atlantik White Line yolcu gemisinin belki Titanik’ten de büyük olabileceği not edilmişti.[vi]

The Bulawayo Chronicle gazetesi 1912 yılı Nisan ayında Titanik faciasını büyük bir trajedi olarak haber etmişti. Habere göre Zimbabve’den de Titanik mağdurlarına para toplanmıştı. Bu haberde dikkat çeken iki husustan birisi geminin alt katındaki göçmenlere can yeleği dağıtılmamış olmasını normal bir haber olarak sunulmuş olması ve diğer ilginç konu ise o dönemde Rhodesia olarak anılan Zimbabve’yi sömüren İngilizlerin oradan gaspettiği bağışlarla Titanik mağdurlarını memnun etme çabalarıdır. Bu gayeye hizmet etmek için en önemli rolü kilise oynamıştır. Sömürgeciliğin belki en somut işareti, kendi üzüntüsünden gayri, diğer halkların mağduriyetini hiçe saymak, görmezden gelmektir.[vii]

5 Haziran 1912 yılında İngiltere avam kamarasında Titanik faciasından nasıl ders alındı diye bir tartışma yapılmıştı. Haberde kazalara engel olamasak da, daha donanımlı gemiler yaparak kazalardaki ölü sayısını en aza nasıl indirgeyebiliriz diye, konu enine boyuna tartışılmıştı.[viii]

Zimbabve’de çıkan 1912 yılının Haziran ayına ait bir başka haberde Titanik faciasına uzunca yer verilerek öncelikle bu haberin bu şekilde yayılmasının doğru olmadığı vurgulanmıştı. Haberin devamında Titanik gemisinde hayatta kalan bazı vatandaşlarla yapılan röpörtajlarla konuya aydınlık getirilmeye çalışılmıştı. Haberde İngiltere başbakanı Gladstone’nun hayatta kalanları kahraman ilan ederek onlar için bir vakıf kurulduğu beyan edilmişti. Toplanan paraların özelikle yetim ve öksüz kalan mağdur çocuklara bölüştürülmesi bahis konusu edilmişti.[ix]

The East African Standard gazetesinin 25 Ekim 1913 tarihli sayısında, “acaba Titanik faciasından ders alındı mı?”, diye bir başlık atılmıştı. Habere göre tam kaza saatinde kaptanın dümen başında olmayıp istirahatte olduğu yaşayan görgü tanıklarının ifadelerinden anlaşılmıştır.

Buna benzer haberlerin sadece Afrika kamuoyunda değil, o tarihlerde dünya kamuoyunda da bahis konusu edildiğine şüphe yoktur.[x] Titanik gemisinin kaza sebepleri üzerinde durulurkenbazı uzmanların sanki kazanın müsebbibini ararcasına suçu birilerine yüklemeye çalıştıkları anlaşılmaktadır. Bunun sebebi elbette hesap edilemez miktarda bir maddi kaybın belli başlı şahıs ya da kurumlar yoluyla en azından bir kısmının tedarik edilmesidir.

Titanik’in Batması Güneşi Batmayan İmparatorluğun Batacağına İşaretti!

Senelerce Afrika basınını meşgul eden ve esasında İngiltere’den Amerika’ya giden bir yolcu gemisinin batışı üzerine iki husus dikkat çekicidir. Birincisi Afrika’yı alakadar etmeyen bir geminin neden Afrika basınında bu denli yer işgal ettiğidir. İkinci husus ise Afrikalı halkın buna gösterdiği reaksiyondur. Mesela Nobel Barış Ödülü’nün Titanik gemisinde ölen meşhur sulh taraftarlarından yazar William T. Stead’e verilmesinin padişah tarafından uygun görüldüğüne dair Osmanlı arşivlerindeki bir belge, Titanik faciasının Osmanlı Devleti’nin de gündemini meşgul ettiğini gösteriyor. Fakat bu Osmanlı saray çevresinde sadece bir iki satırla geçiştirilmişti.[xi] Halbuki Afrika’da durum çok farklıydı.[xii]

Halbuki mübalağasız Cape’den Kahire’ye kadar İngilizler tarafından sömürülen Afrikalı yerlilerin elbette Titanik gemisinin batması umrunda değildi. Lakin bu gazeteleri çıkaran İngiltere’nin Afrika’daki sömürge valileri, uzun seneler Afrika’da gündem oluşturarak hakiki toplumsal meseleleri örtbas etmiş, bir algı oluşturarak milleti tam manasıyla uyutmuşlardı. Aksi halde İngilizlerin idaresinde ezilen yerli halkın Titanik yolcu gemisinin batmasını, değil üzüntüyle, sevinçle karşıladıkları söylenebilir. Afrika’da sömürgecilerden bağımsız haber yapan ender gazetelerden birisi olan ve Güney Afrika’daki Hintli Müslümanlar tarafından çıkarılan Indian Opinion gazetesinin “Titanik Battı, Sıra İngiltere’de” şeklinde haber yapması, Afrikalının başka sazı çaldığını ortaya koymaktadır.[xiii] Zira İngiltere’nin işgal ettiği Afrika’da Afrikalılar için yaptığı hayırlı hiçbirşey yoktur. Bunun bir delili de Titanik’in battığı yıl 1912’de İtalya, Libya’yı işgal ederken İngiltere sömürgelerindeki haberlerde “Kahraman İtalyan Ordusu” şeklinde haberler yapılmış olmasıdır. Buna benzer onlarca olayı tecrübe etmiş olan Afrikalılar da Titanik gemisinin batmasına aldırış etmemişlerdir.[xiv]

Notlar

[i] Centrespace VRC (Art gallery), and Gallery Titanik. 2004. Blind Sight: 13.-28.2.2004, Centrespace Vrc Dundee Contemporary Arts, Dundee, Scotland: 2.-25.4.2004, Titanik Galleria, Turku, Finland. Great Britain: Salty Press.

[ii] Oḥayon Avraham, Dan Bar Lev, and Yoel Bar Lev. 2017. Titanic: The Incredible Tale of “the Unsinkable” Moshe Wallas. Translated by Brocha David. Jerusalem, Israel: Feldheim.

[iii] Ballard, Robert D, Rick Archbold, and Titanic (Ship). 1995. The Discovery of the Titanic. London: Orion Books.

[iv] Thresh, Peter. 1992. Titanic: The Truth Behind the Disaster. New York: Crescent Books

[v] The Bulawayo Chronicle, 3 May 1912, “Loss of the Titanik” s. 3 Zimbabve

[vi] The Beira Post, 27 Mart 1912, “Miscalenneous News” s. 2, Mozambik

[vii] The Bulawayo Chronicle, 26 Nisan 1912, “The Titanic Tıragedy” s. 1 Zimbabve

[viii] The Bulawayo Chronicle, 5 Haziran 1912, “The Titanik Lesson Forgotten” s. 3, Zimbabve

[ix] The Bulawayo Chronicle, 28 July 1912, “The Titanic Disaster” s. 12, Zimbabve

[x] The East African Standard, 25 Ekim 1913, “General İtems” s. 5, Mombasa

[xi] Osmanlı Devlet Arşivleri            BEO 4035 302598 (Hariciye) H-17-05-1330

[xii] Uganda Herald, 18 Temmuz 1919, “titanic disaster”, s. 5, Kampala, Uganda

[xiii] Indian Opinion, 13 Haziran 1919, “Titanic Report” s.6 Durban, South Africa

[xiv] Moskowitz, Eli. 2018. The Jews of the Titanic: A Reflection of the Jewish World on the Epic Disaster. New York: Hybrid Global Publishing.